26 Kasım 2022

ANILARIM...

 



     Bir zamanlar Karabük İli Bürnük Köyü İlkokulunda sabahçı ve öğlenci talebeler vardı. 100-120 öğrenci olduğundan mevcut iki sınıfa sığmazdık. Daha sonraları üçüncü bir sınıf ilave ettiler. Yine de sınıfın birisi öğlenci olurdu. Tam gün eğitim olduğunda ta Yazıcılar Mahallesine Öğle Yemeğine giderdik. Bazen de annelerimizin, bizlerin uzun yol yürümelerine gönlü razı gelmez,iki dilim ekmek arasına o zamanların meşhur mu meşhur!! sana yağını sürer, sabahtan çantamıza yerleştirirdi. O zamanlar okulumuzun temizliğini kendimiz yapardık. Bazen hocalar temizliğe bizleri tek bırakırdı. Bizlerde temizlik sonrası köye tek başına dönmeye korkardık. Babamın öğretmenlere söylemesi sonucu artık aynı mahallede oturan öğrenciler beraber temizliğe kalır ve dönüşü de güle - oynaya yapardık. 

    Şahin KOLCU isimli öğretmenin 1975-76 model Ford Minibüsünü okul bayırına doğru az iteklemedik. Muğlalı Mehmet Öğretmen'den file örmesini bile öğrendik. Meğer ki o zamanlar file modaymış. Köyde yaşayan biz köylü öğrenciler bile öğretmenimiz vasıtasıyla modayla hemhal olmuşuz. Samsunlu Hüseyin Öğretmen suratımıza bir tokat attığında beş parmağının izi -imzası- beş gün kendini ispatlardı. Sessiz ve sakin Giresun'lu Salim Öğretmenimiz vardı.


    Ne yazık ki okulumuza sadece seçimlerde gider ve seçimlerde görür olduk. 2007-2008 Yaz Tatili Sezonunda çocuklarımı özellikle eski okuluma götürdüm. Çocuklarım köy okulunu tanısınlar, bilsinler diye. Büyük oğlum "Baba bu mu senin okuduğun okulun? Ne kadar küçük ne kadar bakımsız ve her tarafı örümcek bağlamış." dedi. Kapıları pencereleri kırılmış. Kendi okuduğu okulla mukayese edip kafasında köy okulunun eski halini canlandırmaya çalışıyor. Bir zamanlar köyümüzün eğitim yuvası ne hale gelmiş. Tabi bunda o binanın bir suçu yok.


    O zamanlar köyümüze D-Ç Fabrikasının servisi üç vardiya çalışırdı. Köyümüz bölgesinin en canlı ve örnek köyüydü. Zamanla iş bulmada sıkıntı çeken genç nüfus, başının çaresine bakma gayesiyle soluğu büyük şehirlerde aldılar. Tabi ki genç nüfusun olmadığı yerde çocukta olmaz öğrenci de.


    Okula giderken Demirciler Mahallesinden Uzun Mehmet'in köpeğinden geçemezdik. O mübarekte tam yolun ortasında yatar, bizlere korku dolu dakikalar yaşatırdı. Öğretmen "niye geç kaldınız"? diye sorduğunda Duman isimli köpekten geçemediğimizi söylerdik. Kendimizden kaynaklanan gecikmeleri bile Duman'a bağlamış, onun yüzünden geç kaldığımızı belirtirdik.


    .....Ve şimdi hepsi birer yaşanmış mutlu anılar olarak yüreğimizde saklı. Yeri ve zamanı geldiğinde masalsı bir atmosfer halinde - köy okulu havasını yaşamayan - çocuklarımıza analtılacaktır.
Bir zamanlar Bürnük Köyü İlkokulu Öğrencileri olarak, "çevreci" Şahin KOLCU Öğretmenin emir ve direktifleriyle çevre arazilere çıkar, ellerimizde kazma kürek çam fidanları çıkarır, bir köşesine yön işareti belirterek yorgun argın yine okulumuza dönerdik. Bazen bizlere göre daha maharetli olan Elikler Mahallesindeki arkadaşlarımız kendileri çıkarıp getirirdi. Tabi bu hareketleriyle bizlere beceriklilerini ispatlamış olurlardı.


    Çıkardığımız küçücük çam fidanlarını okulumuzun çevresine çocuk maharetimizle dikmeye çalışırdık. Yerden 1m. yükseklikte ve seyyar olan okul çeşmesinden taşıma su ile de sulamaya çalışırdık. Yeni dikili çam fidanlarının başlarına nöbetçi bırakılır, körpe çam fidanlarının arasından oyun oynamak gayesiyle bile geçen olsa, isimleri kara tahtaya yazılır, öğretmen gelene kadar hiç kimse tarafından silinmek için kücük bir çaba bile gösterilemezdi. Tabi öğretmen gelir, kara tahtadaki isimleri itina ile okur ve gerisi... Evet gerisi malum.


    O zamanlar Çevre Köylerde de okullar faaldi. Kapaklı Köyü, Yukarı Kızılcaören ve Çavuşlar Köyünde eğitim ve öğretime devam edilmekteydi. Yaz mevsimi geldiğinde çevre köylerde meşhur olan mesire yerlerine geziye giderdik. Gezi günü gelmeden gideceğimiz gezinin hayalini kurardık. Bilmediğimiz o mesire yerleri rüyalarımıza girerdi. O zamanlar köy okulları şehirdeki okullardan önce tatile girerdi. Bu nedenle de gezimiz Mayıs ayından önce veya Mayıs ayının ilk günlerine rastgelirdi. Gezi günü gelmiş çatmıştı. Bir gün öncesinden annelerimiz bizim için ne hazırladılarsa onları babaannem usulu bohçalara sarmış ve yola koyulmuştuk. Tabi ki bohçalaramızda kekler, açmalar ve poçalar yoktu. Bohçamda annemin itina ile hazırladığı cevizli çörekler vardı. Sıcacık çörekler küçücük vücudumu ısıtırdı. Hep beraber tam olarak söylemesini beceremediğimiz Gençlik Marşını söyleyerek ve Kapaklı Köyü Ormanlarını inleterek Kapaklı'ya varmıştık. Oradan Kapaklı Köyündeki bir-kaç öğrenciyi de almış yola koyulmuştuk. İyide gezimizdeki o meçhul yer neresiydi. Tabi ki tüm bölge insanlar tarafından bilinen Ulupınar'dı. Yukarı Kızılcaören'deki öğrencileri olarak yine tekrar yola koyulur yorgun argın Ulupınar'a varırdık.


    Tüm öğrencilerde bir neşe, bir mutluluk. Annemizin sıcak sıcak bohçamıza sardığı cevizli çörekler soğumuş ilk anki tatlılığnı kaybetmişti. Olsun. Yinede bizlere o kadar tatlı gelirdi ki.
Akşam olmadan yola koyulmak zorundaydık. Öğretmenlerimiz yolumuzun uzaklığını göz önüne aldıklarından, daha gezinin ve özgürce oynamanın tadına varamadan tekrar yola çıkar Gençlik Marşı eşliğinde ormanları inlete inlete köyümüze dönerdik.


    Aradan o kadar yıl geçti. O çocukluk anılarımı yeniden yaşamak için annemi, babamı, çoluk çocuğumu ve köyden bir kaç kişiyi de alarak yıllar sonra sıcak bir Temmuz ayında yine Ulupınara gittik. Çocuklarıma o oradaki havayı teneffüs ettirmek istiyordum. Pikniğimiz ( geziler artık şehir dilinden bu kelimeyle anılır oldu ) tamamlanmak üzereydi. Hava aniden karardı. Babam "şiddetli bir yağmur geliyor" dedi. Hemen traktöre atladık. Daha asfalt yola çıkmadan o kadar şiddetli bir rahmet başladı ki kimsenin üzerinde kuru bir ipliği kalmadı... Allah-ü Teala sonsuz rahmet kapılarını ardına kadar açmış, cömertçe kullarını yağmur ihtiyacını karşılıyordu.


    Ne zaman köyüme Yaz Tatiline gitme fırsatı bulsam, yine Ulupınar'a gitmek istiyorum. Ulupınar benim için çok şey ifade ediyor..


Mehmet İNCİ

Uzay Çağı Öyküleri

2008

Pendik. İstanbul


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder