Nihayet uzun süredir rahatsız olduğu durumdan kurtulmuştu. İç dünyasında mutlu ve huzurluydu artık. Tuşlu telefonuna gün aşırı gelen mesajlardan da kurtulmuştu. Öğle vakti bir hayli geçmişti. Yetkililere öğle namazını kılabileceği bir yerin olup olmadığını sordu. Olumlu cevap aldığı için de ayrıca sevinmişti. Namaz için abdest almak gayesiyle lavabolara doğru yöneldi. Firma personeli kırk kırkbeş yaşlarında bir çalışan da abdest almaktaydı. Lakin Hasan Amcanın tuhafına giden bir şeyler var gibiydi. Abdest almaya devam eden firma çalışanı her uzvunu yıkaması esnasında duvardaki kağıt havludan birkaç tane alıyor, tek tek yıkadığı uzuvlarını kurulamaya çalışıyordu. Sıra artık ayaklarına gelmiş ve abdeste devam ediyordu. Sağ ayağını yıkamış ve yine duvardaki kağıt havlulardan birkaç tane daha almış yıkadığı ayağını kurulamaya devam ediyordu. “Ne kadar da çok havlu israf ediyor” diye kendi iç dünyasında konuştu Hasan Amca. Ne yapmalı? Bir şeyler söylemeli mi?. Yoksa boş ver gitsin mi demeliydi ? Daha fazla dayanamadı Hasan Amca. Bu arada abdest alan firma çalışanı sol ayağını da yıkamış ve kurulamaya başlamıştı.
-Evladım, dedi.
-Bu kadar havlu kullanmaya gerek var mı? Her uzvunu birkaç havlu ile kuruladın. En son da ayaklarını. Abdest alırken uzuvları kurulamaya gerek var mı?
Firma çalışanı, şayet ayaklarını kurulamaz, ıslak bırakır ise parmak aralarında mantar oluştuğunu ifade ettikten sonra Hasan Amca bu ifadeye karşılık, “sen bırak ayaklarının mantar olmasını” dercesine şöyle der:
-Oğlum. Bırak ayaklarının mantar olmasını. İnsanlığın hayatı mantar olmuş be evladım.
Mehmet İNCİ
Uzay Çağı Öyküleri
11/01/2023
Pendik. İstanbul
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder