19 Ağustos 2024

-ANNE. DOLUNAY HÂLÂ AHMET AĞA’NIN DORUĞUNDAN MI DOĞUYOR?

   


     Akşam yemekleri topluca yenilmiş ve ardından mütalaa salonuna geçilmişti. Tüm öğrenciler gün içerisinde gördükleri dersleri gözden geçiriyordu. Kimi öğrenciler de ise az evvel yedikleri yemeğin etkisi görülmekte ve ufak ufak esnemeler başlamıştı. Yurt binasının bahçesindeki hafif rüzgarda sallanan ağaç dalları arasından yavaş yavaş doğmakta olan dolunay görünüverdi birden Kerem’in gözlerine. Ne güzel görünürdü köyde dolunay. Tepenin ardından, Ahmet Ağanın Doruğu diye tabir edilen mevkiinden doğarken. Kocaman kırmızı bir bakır tepsi gibi. Kuşların uçması, rüzgarın esmesi, derelerin çağlaması, bağda bahçede eli nasırlı cefakar  ve vefakar köylü insanlarının koşuşturmaları, anne ve babasının kendisine seslenişi. Hepsi ne kadar güzeldi.

Derken mütalaa bitmiş ve tüm öğrenciler sabah erken kalmak için yatakhanelerine doğru yol almaya başlamışlardı. Kendi aralarında şakalaşarak, kimi kimine çelme takarak ve kimi de kiminin ensesine şaplak patlatarak ilerliyorlardı.  Yatakları açıp birbirlerine iyi geceler dilemeye başlamışlarken, idareci odasından bir nida duyuldu.

-Kerem ACAR. Telefonun var.

Bu sesi duyan Kerem daha durur mu yerinde ? Canından çok sevdiği annesi, biricik oğlunun sesini duymak istemiş ve ona tepenin ardından dolunayın doğduğu bilgisini vermek istemişti. Zira Kerem dolunayın doğuşunu pek severdi. Annesi de bunu bildiği için aramıştı. Telefonda karşılıklı konuşmaya başladılar. Annesine köy ile alakalı her şeyi sormaya çalışıyor, annesi ile konuştukça mutlu oluyor ve kendini köyünde hissediyordu. Konuşmaları biraz uzun sürmüştü sanki. Görevli artık yatakhaneye geçip uyuması gerektiği söyleyince yüreği hafiften sızlar gibi oldu. Annesi ile biraz daha konuşmak istiyordu. Derken ağaçların dalları arasından dolunayı gördü ve soruverdi annesine:

-Anne. Dolunay hâlâ Ahmet Ağanın Doruğundan mı doğuyor.?


18/08/2024

Mehmet İNCİ

Uzay Çağı Öyküleri 

Pendik/İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder