11 Haziran 2024

KÖY BURASI OĞLUM!...

         


         Bir hazan mevsiminde doğup büyüdüğüm köyümdeydim. Karabük Demir Çelik Fabrikasından emekli babam bazı ufak tefek köy işlerinde yardımcı olmamız için köye çağırmıştı. On on beş senelik büyükşehirlerde çalışmışlığın vermiş olduğu yorgunluk ve bedenime yüklediği stresten kurtulma vakti gibiydi sanki. Tabiat rengarenk elbisesini giymiş, derin bir sessizliğe bürünmenin arefesindeydi.

Köye ulaştığımızda anne babam ve kardeşlerimle beraber konu komşu da ayrı bir sevinmişlerdi. Bizleri görünce gurbetteki evlatlarını ve torunlarını hatırlıyorlardı. Nihayetinde kahvaltı sonrası geniş ailemizle beraber bağ bahçe bozumu işi için bostanların yolunu tuttuk. Sokaklar, köy içi ve yolları, bahçe, tarla ve orman yolları o kadar sessizdi ki; bizlerden ürpererek korkup uçan kuşların kanat çırpma sesleri duyuluyordu. Traktör ile keyifli bir yolculuğun ardından bahçelere ulaşmıştık. Hava gayet güzeldi. Hazan mevsiminde insanları ısıtan bir güneş, çam ormanlarına tatlı bir musiki çaldıran hafif bir rüzgar, insanlar üzerinden karşı ormanlara alçak uçuş yapan serçe kuşları.

Bizleri bekleyen bağ bahçe işlerine yılların vermiş olduğu hasret ve arzu ile devam ediyorduk. Çapalama, belleme, ark çıkarma, bahçe temizleme, temizlik sonrası kuruyan otların toplanıp uzaklaştırılması derken işe öyle bir kapılmıştık ki. O da ne!.. Şehirdeki hiçbir gürültü, trafik uğultusu, ambulans sesleri, çarşı pazarda bağıranlar, vapur, tramvay ve tren sesleri. Hiç biri yoktu. Neredeyim diye düşündüm. Burası neresi idi? Bulunduğumuz yer neden bu kadar sessizdi? Şaşırmış bir şekilde babama baktım. Tuhaf bakışımdan o da ne olduğunu anlayamadı. Bu derin sessizliğin sebebini anlamak için; Baba bu ne ya dedim. Babam, hayırdır oğlum. Ne oldu diye sorduğunda; Ortam ne kadar sessiz, hiçbir gürültü, uğultu yok. Çok tuhaf dedim. Babamın bana hitaben verdiği cevap hala daha kulaklarımla çınlamakta.

-Köy burası oğlum.


Mehmet İNCİ

10/06/2024

Pendik. İstanbul

Uzay Çağı Öyküleri